Kuşlar, Aves sınıfında yer alan sıcakkanlı ve omurgalı canlılardır. Kuşların tüylere, dişsiz gaga yapısında çeneye, sert kabuklu yumurtaya ve yüksek metabolizmaya sahip olmaları onları diğer hayvan sınıflarından farklı kılan özellikleridir. Yaşayan dinozorlar olarak bilinen kuşlar, Dünya genelinde 10.000’den fazla türe sahiptir (Cornell Lab of Ornithology, 2021). Kuşlar uçabildikleri için Dünya’nın birçok alanına yayılmıştır ve uzun bir evrimsel sürecin sonucunda farklı çevresel koşullara dayanabilen türler ortaya çıkmıştır. Günümüzde şehirlerde, dağ zirvelerinde, çöllerde hatta Antarktika buzullarında dahi kuşlara rastlamamız mümkündür (Nature.com, 2015). En çok tür çeşitliği ise tropikal bölgelerdedir.

           Çevresel değişimlere uyum sağlamak için yüzlerce kuş türü yıl boyu göç etme davranışı gösterir. Bu göçler kimi bireyler için kısa mesafeli iken kimi bireyler için ise 6.000 km’yi bulmaktadır. Üreme ve kışlama yerleri değişkenlik gösteren kuş türleri yıl boyu büyük bir telaş içerisinde yoğun fiziksel çaba sarf eder. Kimi okyanus kuşları sadece üreme davranışı için karaya çıkarlar( Schreiber & Burger, 2001). Bazı penguen kuşlarının ise 300 metre derinliğe kadar daldığı kaydedilmiştir (Sato et al., 2002). Kuşların beslenme alışkanlıklarına göre gaga fizyolojileri de değişkenlik gösterir. Örneğin kıyı kuşlarının gagaları balçık ve kumda beslenmek için ince uzun yapıda olabilirken, tohumcul olan ötücü türlerin ise küt ve kalın bir gagası vardır.

            Türkiye’de eBird (eKuşBank) verilerine göre bugüne kadar 493 adet kuş türü kayıt altına alınmıştır (eBird, 2022). Avrupa’da toplam 916 tür bulunduğu düşünüldüğünde bu sayının ne kadar büyük bir biyoçeşitliliği barındırdığı anlaşılabilir. Bu çeşitliliğin nedeni; ülkede mevcut olan birbirinden farklı ekosistemlere, Asya ve Avrupa arasında köprü vazifesi görmesine ve üç tarafı denizlerle çevrili olmasına bağlanabilir. Göç eden kuşların kuzeye ve güneye olan göçleri sırasında mutlak dinlenme ve üreme alanı olarak barındırdığı ekosistemler kuşlar tarafından kullanılmaktadır. Yüksek sayıda leylek, flamingo ve ak pelikan göçleri Türkiye’de görülmektedir. Önemli ana üç göç rotasının dışında birçok yan rotalarda bulunmaktadır. Özellikle cephe göçü yapan türler çok farklı alanlarda gözlenebilmektedir. Genellikle ilkbahar döneminde Akdeniz’i aşan veya Hatay sınırından giren göçmen kuşlar güneşli kesimlerde konaklarlar. Aynı şekilde sonbaharda kuzeyden gelen kuşlar ise İstanbul ve Karadeniz kıyılarını konaklama olarak kullanırlar. Bu konaklamalarını özellikle sulak alan ve çevrelerinde gerçekleştirirler. Sulak alanlar birçok canlı için barınma ve besin ihtiyacını karşılaştığı için kuşlar tarafından da tercih edilir. Bu anlamda Hatay, Mersin, İzmir, Adana ve Samsun’da bulunan sulak alanlar özellikle önemlidir (Karaardıç, 2006).

Antalya Kuş Tür Çeşitliliği

           Antalya birçok kuş türünün göç rotası üzerindedir. Barındırdığı dağ, çöl, sahil, orman, akarsu ve deniz ekosistemleri sayesinde bölgeye göçile gelen ve sürekli kalan kuş türlerine ev sahipliği yapar. Antalya’da bugüne kadar kaydedilmiş 336 kuş türü vardır (Ek 1). Bu tür çeşitliliği özellikle Manavgat bölgesinde yoğunlaşmış olsa da Antalya’nın Toros zirvelerinden başlayarak kıyı şeridine kadar geniş bir dağılım gösterir. Antalya’nın bu çeşitliliğe sahip olmasında çevresel faktörlerin etkisi dışında, bitki ve diğer hayvan türlerindeki çeşitlilik de rol oynamaktadır. Canlılar arasında var olan ekolojik ilişkiler ve tür içi ya da türler arası etkileşimler ile farklı türlere ait popülasyonların devamlılığı sağlanır.

            Antalya’da kuşlar açısından zengin tür çeşitliliğini sağlayan en önemli faktörlerden biri sahiller ve akarsuların deniz ile buluştuğu alanların mevcudiyetidir. Bu alanlar yaban hayatı açısınıdan zengin biyoçeşitlilik noktaları oluşturduğu için kuşların besin bulması kolaydır. Özellikle kuzeyde üreyen kıyı kuşları bu alanlarda birkaç gün beslenir ve göçe devam eder.

            Antalya’da göç ilkbahar ve sonbaharın dışında kışında yırtıcı ve su kuşları ile sürekli olarak devam eder. Türkiye’de İlkbahar göçünün habercisi olan türler ilk olarak genellikle Antalya’da gözlenir. İlkbahar göç yoğunluğu ise Şubat sonunda başlar. İlk olarak ötleğen türlerini görülmeye başlanır. Makiliklerde üremek için yaz mevsimini geçiren kara boğazlı ötleğen ve bıyıklı ötleğen türleri bu dönemde gelir. Daha sonra göç dalgası devam eder ve mart sonu nisan başında hem birey sayısı hem de tür sayısı açısından zengin gözlemler yapılır. Yıl boyunca görülen tür sayısının büyük bir kısmı bu dönemde gözlemlenir. Sahiller çöl ekosistemlerini barındırdığı için birçok çöl kuşunu da İlkbahar’da görmek mümkündür. Özellikle çölkoşarı, çöl kuyrukkakanı, keşiş kuyrukkakanı ve çöl ötleğeni gibi türlerle karşılaşmak mümkündür. Türkiye’de ekolojik olarak çöl ekosistemi olmasa da Antalya sahillerindeki vejetasyon çöl türleri için büyük önem arz eder.

            Türkiye’de kuşlar açısından tür çeşitliliğinde Balık baykuşu (Ketupa zeylonensis) önemli bir yerdedir. Uzun yıllar boyunca gözden kaybolmuş olan bu türe ait güncel kayıtların ilki Antalya’dan gelmiştir. Ülkemizde sadece 8 üreme bölgesi bulunan Balık baykuşu, Manavgat ve Akseki sınırları içerisinde yer alan vadilerde üreme göstermektedir. Ancak Ağustos 2021 Manavgat yangını ile üreme alanlarından biri yanmıştır.

            Antalya sahillerinde çöl kuşları yayılış gösterirken, yüksek rakımlı bölgelerde ise kar serçesi (Montifringilla nivalis), kara iskete (Serinus pusillus), alamecek (Rhodopechys sanguineus) ve boğmaklı ardıç (Turdus torquatus) gibi türler gözlemlenir. Bu türler Feslikan Yaylası, Saklıkent, Korkuteli, Akseki gibi Toros Dağları’nın yüksek kesimlere ulaştığı noktalarda yaşar.

            eBird verilerine göre Antalya; 2020 yılında 289 türle Türkiye’de en fazla kuş türü görülmüş olan, 2021 yılında ise 295 türle ikinci sırada yer almış olan ildir. Tüm yıllar değerlendirildiğinde ise, 336 türle 5. sırada yer almaktadır. Bu veriler dahilinde Türkiye içerisinde önemli kuş çeşitliliğine sahip alanları barındırdığı görülebilmektedir. Kuş çeşitliliğinin bu denli yüksek olması Antalya’nın ekoturizm faaliyetleri içinde de önemli yer teşkil etmektedir. Özellikle Avrupa’lı kuş gözlemciler İlkbahar göçü sırasında Antalya’ya kuş gözlemi için gelirler. Ancak yerel yönetimler, kurumlar, dernekler ve sivil toplum örgütleri bu potansiyeli tam anlamı ile kullanamamaktadır. Oysa Antalya ornito-turizm alanında önemli potansiyele sahiptir. Sahip olduğu uzun sahil şeridi, sulak alanlar, ormanlık alanlar, dağlık ve çalılık alanlar ile çok farklı habitat ve tür çeşitliliğine sahiptir. Antalya’nın turizm başkenti sayılmasına katkı sağlayacak olan ornito turizm faaliyetleri il genelinde uygun habitatların kullanımı ile sağlanabilir. Ornito-turizm sayesinde alanlar hem korunur hem de farkındalık sağlanabilir(Sari et al., 2011). Turizm hedefleri sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda planlanırsa ornito-turizm daha ön plana çıkacaktır. 

           eBird’de gözlemlenen 336 kuş türünün yanında,  Antalya’dan 589 kullanıcı bugüne kadar 3.468 gözlem kaydı girmiştir(eBird.org, son erişim: 02.01.2021). Yaban hayatına dair çeşitlilik hem bilimsel araştırmalarla hem de halktan gönüllü gözlemcilerin katkısı ile ortayaçıkarılabilir. Türkiye’de yaban hayatının raporlanması ve çeşitliliğin ifade edilmesi açısından en iyi durumda olan canlı grubukuşlardır. Antalya’da kuş gözlemcisi ve kuş fotoğrafçısı sayısı artmaktadır. Antalya’da düzenli gözlemci sayısı artarsa tür çeşitliliğinin de artmasını sağlanabilir.

Antalya’da Kuşların Yaşam Alanları

          Antalya, Batı Toroslar ve Antalya Körfezi arasında yer almaktadır. Coğrafi konumu birçok ekosistemin oluşmasına olanak sağlar. Ekosistemlerin zenginliği kuşlara daimî yuvalama ve beslenme olanağı sağlar. Antalya’nın en yüksek dağ zirvelerinden açık denize kadar kuşlar görülebilmektedir. Kuşlar çok fazla habitata yayılmış olsa da belirli yoğunlaştıkları alanlar da vardır. İldeki mevcut kuş gözlem kayıtlarına bağlı olarak Antalya’da 15’den fazla türün gözlemdiği 79 farklı gözlem alanı vardır (Ek 16). Bu alanlar içerisinde en fazla türe 235 türle Boğazkent ev sahipliği yapmaktadır. Boğazkent’i Manavgat Nehir Ağzı (222 tür), Denizkent (182 tür) ve Boğaçay (179 tür) takip etmektedir. Tür sayısının fazlalığı ve alanlar değerlendirildiğinde kuşların en fazla tercih ettiği habitat sulak alanlardır. Sulak alanlar tüm canlı çeşitliliği için kilit role sahip olsa daözellikle göç eden kuş türleri için çok daha önemlidir. Besin ve barınak ihtiyacını sağlayabilen sulak alanlar, göç ile uzak mesafeden gelmiş türlerin güvenle barındığı, beslendiği ve yuva yaptığı alanlardır. Şubat sonu başlayan göç ile haziran ayına kadar birçok tür alana uğrar. Göç ile gelen türlerin bir kısmı belirli bir süre dinlenir ve daha sonra göçüne devam eder. Örneğin Çöl Ötleğeni  (Curruca nana) ve Kıbrıs Ötleğeni (Curruca melanothorax) 1-2 hafta alanda kalıp göçe devam eder. Göç dönemi içerisinde farklı türlerin habitatları farklı zamanlarda değişmeli olarak kullanması, habitat baskısının ve besin darlığının önüne geçilmesini sağlar.  Sulak alanları orman ekosistemleri ve dağ ekosistemlerinin karışımı alanlar izler (Feslikan, İbradı, Termasos, Saklıkent). Antalya şehir merkezinde bulunan Atatürk Kültür Merkezi, Akdeniz Üniversitesi, Karaalioğlu Parkı gibi alanlarda kuşların önemli yaşam alanlarındandır. Şehir merkezinde kuşlara yaşam alanlarının oluşmasını, bozulmamış makilikler, çeşitli ağaç türleri (çam ağaçları, huş ağaçları, hurma ağaçları, meyve ağaçları), yapay göletler sağlamaktadır.

          İlde yerleşim yeri ve şehir merkezi sınırları son yıllarda giderek genişledi, farklı alanlar yerleşime açıldı. Bu durum insan ve yaban hayatı etkileşiminin artmasına neden oldu. Bu etkileşimden olumsuz etkilenen taraf ise her zaman yaban hayatı olmaktadır. Yaban hayatına etki eden insan kaynaklı tehdit unsurları;

  • Habitat (yaşam alanı) kaybı
  • Avcılık
  • İklim değişikliği ve krizi
  • Doğal kaynakların aşırı kullanımı
  • Yaban hayvanı ticareti
  • Kirleticiler

            Tehdit unsurları içerisinde yaban hayatını en olumauz etkileyen unsur habitat kaybıdır. İnsan nüfusunun giderek artması ve kentsel alanların yaygınlaşması ile arazi örtüsü değişiklikleri kuş habitatlarını azaltır. Habitatların azalması ve kentleşme ile yerli türpopülasyonları düşerken, istilacı türlerin sayısı artmaktadır (Marzluff, 2001).

         Antalya’da yapılan yaban hayatı rehabilitasyon çalışmasında gelen kuş vakalarının en büyük kısmını %47,09 ile travma oluşturmaktadır. Travma olguları genelde şehirde bulunan cam pencerelere çarpma ve araç çarpmaları ile meydana gelebildiği gibi evcil hayvan saldırıları sonucu da oluşmaktadır. Bunun yanında şehirleşme ile birlikte sokaklarda insanların bir süre sorumluluğunuüstlenip daha sonra terk ettiği evcil hayvan sayısı da artmaktadır. Ne yazık ki bu durum yaban hayat unsuru olan canlıların doğal olmayan avcıları tarafından avlanmasına neden olmaktadır. Kuşların göç yorgunu olması ve öksüz yavru bireylerin yardıma muhtaç hale gelmesi de insan baskısı ve uygun habitatların yok olması sonucu meydana gelmektedir (Coşkun, 2020).