Kuş fotoğrafçılığına ilk başladığımda, kullandığım ekipman Sony’idi. O zamanlar, Sony, Minolta’yı satın alarak fotoğraf makinesi sektörüne direkt olarak girmek istemişti ve yılların Minolta markasının lens bağlantı sistemi olan A mount sistemini kullanıyordu. Sony, birçok markanın sensörünü üretmesine rağmen artık kendi ürettiği sensörleri kendi gövdelerinde kullanabiliyordu. Kısa bir tarih bilgisinden sonra, kuş fotoğrafçılığında DSLT olarak nitelendirilen Sony A57, Sony A77 M2 gibi gövdeleri kullandım. Lens olarak Sigma 400mm f/5.6’dan Sony 70-400 M2 ve hatta Sony 500mm f/4 lense kadar deneyimleme şansı elde ettim. Ancak aynasız sistemler yayılmaya başlayınca ve DSLT’nin verimliliği düşmeye başladığında, yeni bir ekipman arayışına girdim. O dönemde Sony’nin her şeyi yapabilen gövdeleri yoktu. Piyasadaki yaban hayatı lensleri arasında Sony 100-400 FE oldukça pahalıydı ve eski lenslerimi ancak dönüştürücü ile yeni sistemde kullanabilirdim, bu da AF hızını olumsuz etkiliyordu. Dolayısıyla yeni aynasız sisteme geçme vakti gelmişti.
Bu sırada diğer markaları araştırdım. Ne yazık ki Canon ve Nikon bu konuda neredeyse hiçbir şey yapmıyordu; çıkardıkları gövde ve lensler çok yetersiz ve temel özelliklerden yoksundu. Araştırmalarıma devam ederken Fujifilm ile karşılaştım ve Fujifilm X-T3 ve 100-400’ü deneyimledim. Fujifilm ailesi, bu ekipmanı deneyimlemem için verdi ve o deneyimden sonra bu ekipmanı almaya karar verdim. Bu ekipman, tam bir fiyat/performans ürünüydü. ISO başarısı yüksek, 4K 60p videolar çekebiliyordu ve XF 100-400 lens çok keskin gibi birçok artısı vardı. Böylece Fujifilm serüvenim başladı. Daha sonra X-T4 ve X-H2s gövdeleri ile devam ettim. XF 100-400’den sonra XF 150-600 Fujinon lense geçiş yapıp uzun süre kullandım. Bu ekipmanla çok güzel fotoğraflar ve videolar çekme fırsatı yakaladım. “Pembe Misafirler” flamingo belgeselini X-T4 ve XF 100-400 ile çektim. Daha sonra İzmir Yaşayan Parklar için yaban hayatı görüntülerini X-H2s ve XF 150-600 ile gerçekleştirdim.
Ancak, 20 yıla yaklaşan kuş fotoğrafçılığı ve gözlemi serüvenimde yeniden bir arayışa girdim ve ekipmanımı değiştirme kararı aldım. Artık kullandığım ekipmanın bana yeterli gelmediğini ve yeni üst seviye lenslere geçmem gerektiğini fark ettim. Tüm markaları analiz ederek fiyatlarını karşılaştırdım ve alacağım gövde ile lensin hem beni bir üst seviyeye taşıması hem de fiyatını hak etmesi gerektiğine karar verdim. Çünkü bu benim hobim ve bu işten para kazanmıyorum. Nikon tarafında taşınabilir prime lensler olmasına rağmen, fiyatları diğer markalara göre oldukça yüksekti. Canon’da ise gövde var ancak üst seviye lensleri yok. Sony’de ise hem lens hem de gövde olarak birçok alternatif bulunmaktaydı. Ayrıca fiyat olarak diğerlerinden çok daha uygundu. Sony gövdelerde bulunan AF sistemleri ise gerçekten rakipsiz. Bunu test edip deneyimledikten sonra Sony’yi tercih ettim. İlk olarak Sigma 500mm f/5.6 lensini aldım, ardından Sony A7RV gövdeyi satın aldım. İlerleyen süreçlerde bu gövde ve lenslerin yanına yeni kuş fotoğrafçılığı ekipmanları eklemeyi planlıyorum.
Fujifilm X-H2s ve XF 150-600 Kötü mü?
Hayır, kesinlikle kötü değiller. Bu kombinasyon ile çektiğim fotoğraflar Instagram hesabımda mevcut. Yapay zekayı entegre etmiş, stacked sensöre sahip, fiyatına göre çok iyi bir gövde. Ancak dediğim gibi, bu gövde ve lens kombinasyonu yeni geçtiğim sistemle karşılaştırıldığında rakipsiz. Kuşa yeni başlayanlar ve orta seviye fotoğrafçılar için gerçekten mükemmel bir kombinasyon. Peki, eksileri neler? X-H2s, çok iyi bir kuş bulma sistemine sahip. Bu yapay zeka sayesinde ekranda netleme yapmadan kuşları buluyor. Ancak, yapılan güncellemelerle bu sistemin biraz gerilediğini gözlemledim. Özellikle 3.0 güncellemesi ile oldukça iyileşen sistem, daha sonraki güncellemelerle geriledi. Bu durumu yeni çıkacak 8.0 güncellemesi ile düzelteceklerini umuyorum. Çünkü çektiğim fotoğraflarda ne yazık ki netlik her fotoğrafta yavaş yavaş kayıyor. Yapay zekayı kullanmadığımda ise makinenin faz algılama ve kontrast algılama sensörleri, yüksek işlem gücü gerektiren durumlarda yetersiz kalıyor. Bu da gövdenin genel olarak yapay zeka üzerine kurulu olduğunu düşündürüyor. Belki X-H3s ile birlikte yeni bir yapay zeka çipi koyarak bu sorunun üstesinden gelebilirler.
XF 150-600’e gelirsek, lens duyurulduğunda oldukça tepki göstermiştim çünkü 600mm’de f/8 diyafram oldukça fazlaydı. Ancak lensi kullanmaya başladığımda, f/8’den dolayı sağladığı hafiflik ve keskinlik hoşuma gitti. Fakat APSC bir sensörde f/8 yine de büyük bir değer. Bu, bazı ışık koşullarında fotoğraflardaki keskinliği etkileyebiliyor. Ayrıca uçan kuş fotoğraflarında ışık yetersiz ise f/8 sizi zorlayabiliyor. Bu durumu Fujifilm’in yakında çıkması planlanan XF 500mm f/5.6 ile çözebileceğini düşünüyorum. Böylece yeni ve orta seviye kuş fotoğrafçıları için daha üst seviye gövdeleri uygun fiyata sunabilirler.
Sony Bana Neler Sağlayacak?
Benim en sevdiğim lensler, 500mm f/5.6 gibi prime küçük lenslerdir. Bu lenslerin taşınması oldukça kolay. Ancak hala markalar bu tarz lensleri tam olarak sunmuyor. Gelecekte bu tarz lenslerin artacağına inanıyorum. Bu nedenle Sigma 500mm f/5.6 lensi tercih ettim; hafif ve oldukça keskin. Zamanla bu lensle daha fazla deneyim kazandıkça sizlere bu deneyimleri aktaracağım. Gövde olarak ise Sony, aynasız alanda kendini çok iyi kanıtlamış bir marka. Seneler önce kullandığım Sony gövdeler hâlâ evimde duruyor ve oldukça kaliteli. O dönemde kullandığım bu DSLT gövdelerin netleme başarısı mükemmeldi. Şu andaki tecrübelerini o dönemde kazandılar. Sony A7RV’yi seçmemdeki sebep ise yapay zeka işlemcisine sahip, güncel bir model olması ve yüksek megapikseli sayesinde kırpma işlemlerinin çok kolay olması. Bu da size dijital zoom olanağı sağlıyor. Ancak, sensörünün okuma hızı yavaş ve gövde saniyede 10 kare fotoğraf çekiyor. Rolling shutter oranı da oldukça yüksek. Bu durumlar biraz can sıkıcı olsa da yakında çıkacak olan A1 M2’yi sabırsızlıkla bekliyorum. Stacked sensörlü bir Sony gövde, bu sorunların hepsini ortadan kaldıracaktır.