Yanıbaşımızdakiler

Güneş ilk olarak dağlarda ormanlarda ,sonra köylerde kasabalarda , sonra şehirlerde ve kapkara cam duvarlarda doğar.

Uyanmak kimi zaman sevimsiz görünse de  pencereden giren kuş sesleri sevimsizleşen sabahları tatlı ya çevirir. Bizler ne kadar betonlaşıp apartmanlaşsak da doğa hiçbir zaman bırakmıyor mücadeleyi. Bizler nasıl yaşamak için her şeyi yapıyorsak ait olduğumuz doğa da aynısını yapıyor. Bizleri yalnız bırakmıyor.

Etrafımız da eğer bitkiler var ise bilin ki daha yalnız değilsiniz. Bir taşın içinden, asfalttaki bir delikten, yolların kenarlarında çalılıklar olarak uzayıp gitmiş bitkiler.  Eğer bir süre etraftan kaybolsak bitki örtüsü bizim koltuğumuzu elimizden alacaktır. Bizler kendimizi ne kadar yer sahibi olarak görsek de bu yerin sahibi doğa. Bizler kendimizi doğanın parçası olarak görmediğimiz sürece de hiçbir yere ait olmayacağız.

Yeni bir şeyler öğrenmek insanları mutlu eden etmenlerden bir tanesi. Hemen aklımıza öğrenmek denilince okumak gelebilir fakat günümüzde artık bu durum oldukça değişmiş, öğrenmek artık oldukça yenilikçi bir yapıya bürünmüştür .Bilinmeyenler her zaman merak konusudur bizim için. Belgesellere saatler ayırmamızda bundan ileri gelir. Özellikle doğa belgeselleri ile hayatımızda daha önce görmediğimiz canlıların keşfine çıkmak bizleri hemen kendisine çeker. Ekranda gördüğümüz canlıların oldukça uzak bir noktada olduğunu, büyük ormanlar ve çayırlarda yaşadıklarını, ilk çağlarda kaldıkları havasına girebiliriz. 86 yaşında anneannem aslanlarla ilgili bir belgesel izlerken bunlar hala yaşıyor mu öldürmüşlerdir bunları dediğinde bu durumu daha iyi anladım. Tabi bizlerde şehirlerimizde aslan kaplan geyik sürüleri görmemiz olası değil. Bunları görmediğimiz için onlara karşı olan şaşkınlığımız heyecanımız normal karşılanabilir. Ancak çok yakınımızda bizlerle beraber olan bazı canlıların varlığını bilmek bizlere bu canlılarla olan uzaklığımızı yenmemize neden olacaktır.

Çocukların vaz geçilmezidir çizgi filmler. Etkileri uzun yıllar akıllarından çıkmaz. Bir tane ağaçkakan çizgi filmi vardı gülüşü hareketleri kendine bağlıyordu insanı. Ne kadar bana ekranda yakın hissettirse de kendini, gerçekte onun yaşadığı yerin çok uzaklarda ormanlarda olacağını düşündürürdü. Yoksa, Bizim bahçede ağaç kakan mı ? Yok artık ! Hem de kafasında kırmızılık var . İnanmam . İlk gördüğümde inanamadım gerçekten. Büyük bir coşku duydum. Nasıl burada bizim bahçede bir ağaçkakan ! Çok şaşırmıştım. Oysaki şehirden uzak bahçeli bir evde büyümeme rağmen. Daha sonraları kuşlara olan yakınlığım arttıkça ağaçkakanların sadece bizim bahçede değil komşunun bahçesinde de olabileceğini öğrendim. Hatta bir baktım ki şehirlerin göbeğindeki parklardan tutun apartmanlar arasına sıkışmış ağaçlarda gezdiğini gördüm. Artık bir ağaçkakanın bir ağacın gövdesini döverken çıkardığı sesi duymaz isem şaşırıyorum.

Hep uzaklara bakıyoruz görmek için oysa yakınımızda neler oluyor farkında değiliz. Doğayı illa dağda, ormanda, aramamıza gerek yok. Çok yakınımıza baksak doğanın şehir içinde saklanmış parçalarını görebiliriz. Antalya içerisinde çok uzağa gitmeden birkaç kuşu görebileceğimiz yerler Karaalioğlan Parkı, Cam Piramit ve Akdeniz Üniversite Kampüsü sayılabilir. Bu yerlerin ortak özelliği çeşitli bitki türlerine ev sahipliği yapmaları.

Karaalioğlan Parkında yürürken birden çığlık atarmış gibi bir şeylerin uçtuğunu görürseniz eğer onlar Yeşil Papağanlar dır. İstilacı bir tür olan Yeşil Papağanlar tutsak olanların kaçması ve çevreye adaptasyonları ile şehir merkezlerinin gözde kuşları olmuşlardır. Sürüler halinde gezinmeyi severler.

Parklarda ve evinizin balkonun baktığı ağaçlarda baştankaraları görmenizde oldukça kolay olacaktır. Mavili sarılı renkleri ile onları çok kolay ayırt edebilirsiniz. Daldan dala zıplayan bazı zamanlarda da oldukça sinirlenen kuşlardandır.

Mavili sarılı kuş olurda kırmızı sarı kuş olmaz mı? Olur tabi ki , Sakaları halk dilinde kadirneleri de parklarda, tohum veren bitkilerde görebilirsiniz. Sakalarda sürü halinde gezinmeyi ve uçarken kendilerine özgü ötüşler yapayı severler.

Yılın her dönemi birbirlerinin etrafında dolanan kur yapanlar var. Kafaları siyah gözleri beyaz halkalı. Onlar bizim Arapbülbülleri. Sadece Akdeniz bölgesinde bulunan bu tür. Özellikle Antalya içerisinde büyük bir yayılım göstermektedir.

Eğer Çalıkuşu Roman’ını okumuş ama bir çalıkuşu görmemiş iseniz, Bahar aylarında Cam piramit içerisinde iğne yapraklı ağaçlarda kafasında sarı kırmızı renkleri ile küçüklükleri görebilirsiniz.

Kızılgerdanları unutmadan geçemeyiz bu kısa anlatımda, Bir dalın ucuna geçmiş melodiler döktüren, bağrı kızıldır. Genelde Sıcaklar bastırınca yükseklere giderler ama Akdeniz Üniversitesi içerisinde yazın bile görülebiliyorlar.

Onlara denk gelirseniz bir selam verin. Belki tüm koşuşturmalarınız içinde yüzünüzde bir tebessüm bırakırlar, belki sizi sert rüzgarların içinden çıkarırlar.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir